6 Ocak 2012 Cuma

Ağabeyim Yüksel ERİŞ

Ağabeyim                  
Yüksel  ERİŞ



       Tarihler üzerinde çok fazla takılmayacağım,zira yanılabilirim ama burada anlatacaklarım İnsanlara hep sensin ,aslansın dediğin müddetçe sana kimsenin dokunmadığını göreceksin; Ama senin  haklı olman durumunda  hayır sen değil ben bilirim dersen O sana sahip çıkmalar, ağabeylik göstermelikleri,  kayırıyormuş ayaklarının, hemen geri tepip tam bir düşman  yüzünü görürsünüz.

Bu yazımda Tüm okurlarımla buna şahit olacağız
Cahit ÇELİK ağabeyimle tanışmamız   Yüksel ağabeyimle Cahit ağabeyimin tanışma yıllarına denk geliyor sanıyorum.

"Her şeye rağmen  ailemden aldım terbiyemi bozmadan Cahit ağabeyim demeye devam edeceğim."
       1971 Yıllarıydı  herhalde.  Yüksel ağabeyim bana Nişantaşında "RABAK tel çekme fabrikası sahibinin evinde"ev hizmeti veren  bir arkadaşının kız kardeşi  olduğunu, onunla tanışmamı istedi bu bacım   

       Cahit ağabeyimin kardeşiymiş  ona sahip çık demişti bende Amerikan hastanesi sokağına gidip kendisini buldum tanıştım. Cahit in  bir yazısında Yüksel kardeşimi  Bomontideki eve yerleştirdi dediği evde iken de  ve daha sonraları da ben bu bacımla görüşmelerimi devam ettirdim. 

 Cahit ağabeyimi  ilk  Töb der  de  ÇÖD (çağdaş öğretmenler dayanışması) diye birgurubun kulisini yapıyorlardı yine ağabeyim Yükselin  çok güvendiği, O dönemler Bakırköy de oturan Meslek lisesi öğretmeni bir Hocayı da orada tanıdım .  Yine o dönemlerde  ağabeyimin arkadaşı olan  Ahmet hocayı ve Öner  ağabeyimi de tanıdım  Yani o zamanlar İllegalite  diye bir olayları   yoktu en azından bizler bilmiyorduk.

Yüksel her  İstanbul a gelişinde Cahit le  görüşürdü  hatta bize de gelir lerdi . Yüksel in ölümüne kadar Cahit Yükselin diğer arkadaşlarından biriydi .

1977  de Yüksel in ölümünden sonra Cahit in kendi deyimiyle  Ağabeyimin ( güya) bizleri ona teslim etmiş gelip gitmeleri ondanmış gibi  kendine bir vazife çıkarmıştı. Biz kendisini ağabeyimizin arkadaşı olarak çok yakın bulduğumuzdan ailemiz Cahit i Yükselin yerine koymuş  bizden biri saymıştık  .

Evet Cahit Yüksel  ağabeyimin Defin edilmesinde  yanımızda olan (Bizim de tanıdığımız ) tek arkadaşıydı  bu doğru.  Ama bizde kendisi de kortejde bulunanların kim yüksel in arkadaşıydı veya değildi nereden biliyordu ki başka kimse yoktu diyebilsin  O dönemde kim kaç kişiyi tanıyordu bu Yüksel in arkadaşı diyebilsin di.

       Cahit ağabeyim daha sonraları  Yeğenlerim in sünnet törenlerinde Benim ve kardeşlerimin düğülerin de de bizlerle birlikte oldu. Bizimde kendisini Ağabeyimizin yerine koyduğumuz kişiydi ve ailesi  ile de geliş gidişlerimiz oluyordu. Hatta onun deyimiyle bir birimizin sofrasında da zıkkımlanıyorduk  (Tabi rüzgarın sonra böyle eseceğini   bilmeden) kaşıkla verdiğini sapıyla geri alacağını bilemezdik.
      
       Evet Cahit bizi o kadar sahiplenmişti ki Alibeyköy  Saya yokuşunda boş arazilere ev yapıldığı sırada gelin size de bir yer çevirelim sizinde bir eviniz olsun kiradan kurtulun  diyecek kadar  sahiplenmişti  sağ olsun.  Ama Annem “ben bu yolda bir oğlumu verdim diğerlerini  bir mal için burada her gün kafası gözü kırılmasına müsaade etmem” o evi de istemem diyerek reddetmişti.  

       Benim 1980 de Darbe maduru oluşumdan Hasdal - Selimiye - Metris - Davutpaşa maceram dan  ve dışarı çıkışımdan sonra  adeta paranoyak olmuş  her aradığımda aman beni arama  sakın buralara gelme diyerek hep benden ve ailemden uzak kalmıştı.

       Bir 10 yıl kadar görüşemedik Ben 2002 de emekli olduktan sonra ve engelli dernekleriyle uğraşmaya başladıktan sonra yavaş  yavaş   Cahit  ağabeyime  ben yaklaşmaya çalıştım.  Gerçekten içimde bir boşluk vardı sanki Yüksel ağabeyim bizden uzaklaşmış gibi geliyordu daha fazla dayanamadım bir gün ister döv ister öldür Bayramda gelip elini öpeceğim dedim  yavaş  yavaş havayı ısıttım ama Cahit hala  Alibeyköy sırtlarından aşağı inemiyor  kafes kuşu gibi evinde pinekliyordu o kadar kopmuştuk ki ne Erkek kardeşinin nede babasının ölümünden haberimiz olmamıştı. Ve ben aralıklı olarak Cahit in evine tekrar gelip gitmeye  başladım  önceleri isteksiz olsa da  daha sonraları  dışarılarda buluşup  çay içmeler ve  arada bira içmelerle havayı iyice ısıttık  Kendisini  1 Mayıs ve 6 mayıs anmalarına  davet ederek Düze indirip topluma karışmasını sağlamaya çalıştım
            İşte o  kendisiyle koptuğumuz zamanlarda  “Resim yapmayı öğreten Boyama kitabı “ DEFTERCİKLER i yazmış  Elindeki maddi varını, yoğunu bunlara yatırarak  bastırmış ama bir türlü satışını sağlayamamıştı. Yine bir gün buluşup bir şey ler içelim mi dedi olur abi dedim Kabataş ta Çay bahçesinde buluşalım dedim  ve dediğimiz saate  Cahit Ağabeyim geldi.

       Tüm eski ilişkilerimi dolaştım  “FEN” dershanelerine gittim beni oyaladı  almadı  Öner e gittim olmadı,  Eşber e gittim olmadı okullara soruyorum bu şekliyle olmaz dediler ben ne yapacağım diye dert yandı  ve bunlardan bir şey çıkmadığı için  Dağıtım evlerini de gezdim yok Gazetelere gittim hiç değilse promosyon olarak verin dedim kimse yüzüme bakmadı yani baş vurmadığım ve  çalabileceğim kapı artık kalmadı ; Senden rica ediyorum gel şunun pazarlamasını beraber yapalım sana yüzde vereyim takım başına  şu kadarı senin olsun okul okul dolaş  tanıtımı sen yap burada benim mail  adresim var benden istek yapsınlar ben gönderirim ve senin de payını ayırırım diye yardım diledi.

       Cahit  benim  ağabeyim  onun mağduriyeti  benim mağduriyetim  kabul ettiğimden olur mu Ağabeyciğim yeter ki  tüketelim sen borçlarından kurtul düze çık ben bir şey istemem dedim  çayımızı içip kalktık. Eve geldim kitaplara baktım hani derler ya altı kaval üstü şişhane aynen öyle İçi ilk okul hatta ana okulu öğrencisine resim boyamayı öğretir  dışında  doktora tezi hazırlayan üniversite örgencisine notlar adeta.  Kendisine ben bunu  pazarlayamam ağabey diyemediğimden gidiş gelişimi biraz aksattım  İşte tam da o sıralarda şu benim Hatay gezim gündeme  geldi .  Bu gezim Cahit için bulunmaz  fırsattı  eğer gidersen benim kitaplarımı orada sattır sana hayır demezler  ne satarsan önceki teklifim geçerli payını alacaksın dedi ben yine  pay konusuna itiraz ettim  ne demek ya tabi alacaksın dedi. Hatta gitmişken onlardan da para kopar versin hareketin parası var versinler sende mağdur sun dedi.  Hele gideyim bakarız dedim.  

Bak :Rıza Salman Eriş yayınlarını çıkarıyor ondan da iste Engin den de oda Başkalarına  matbaa kuracağına sana da versin dedi  ve artık  hataya gidişim netleştiğinde  bende geleyim söyle  bakalım  dedi.  Bir önceki Hatay izlenimlerimde yazdığım gibi Bacıyla temas kurdum sonra devreye Mihraç girdi kendisiyle telefonda konuştuk Mihraç  Sen diyorsan  hocamda gelmek isterse başım üzerine  gelsin dedi Ama inanınki teklif İlk Cahit hocadan geldi  Mihraca Cahit in gelmek istemesinin nedenini kitaplarının  tamamını  tüketmesi talebi  olduğunu söyledim. Hepsinin garantisini veremem ama  Hatay da öğretmen arkadaşlarımız var onların olduğu okullara  söyler sattırırız  dedi ve ilave etti şuan okullar kapalı açılınca ancak dedi . Cahit Ağabeyim işlerin kendi istediği şekilde yürümeyeceğini anlayınca  gidişten vaz geçti benle üç takım kitap gönderdi  ve beni  fazla gayretli  görmediği için de Hafiften gönül koyduğunu fark etmiştim ki  kendi de yazıyor  “bana yalan söyledi “ Hüseyin diyor.
            Hatayda geçirdiğim her saniyeme kulp takıp kötüleyereki, bana kin kusmaya başladı. Bunun nedenlerini düşündükçe aklıma geliyor yazı arasına girerek ilave ediyorum. Hani  diğer yazımda demiştim ki.  Yüksel ağabeyim  (Hatay da çok sevdiğim bir ailem var gidersen mutlaka uğra) diye  yazdığım işte bu kelimemin Mihraça  puan  getirdiği düşüncesiyle  hem Engin ağabeyim  hem Cahit ağabeyim bana savaş açtılar sanıyorum.
Ama benim canım Cahit ağabeyim Yüksel senin ailen içinde benim  ikinci ailem demişti ve biz sizlerle bu yüzden ailecek görüşüyorduk sen niye gocundun anlamakta zorlanıyorum.

Cahit diyor ki  
 40.000.- dolarlık satış ve uçak bileti teklifine "balıklama atlamış" olsaydım, Hüseyin’le birlikte Hatay'a giderdim.
Hatay'da Hüseyin’e, "Abi'nin Boyama Kitapları 40.000.- lira oluyor. Bunun yarısı sermayedir. Abi'nin kitaplardan kazancı 20.000.- lira olur. Kazancın yarısını sana verse, 10.000.- lira vermiş olur. Sen al şu 10.000.- lirayı, ne gerekirse onu yap. Abi'nin de ihtiyacı varsa, o da gelsin 10.000.- lirasını alsın. Kitaplarını da kime satarsa satsın!.." dediniz mi, demediniz mi?.

Kim kime demiş bunu kardeşim..?

Evet sen gerçekten şizofrensin.
Bunu bana teklif edecek adam anasından daha doğma dı Cahit hoca ama bunu böyleymiş gibi yansıtan şerefsiz mi değimli istersen sen söyle.

 Pes be Cahit abi bu konuşmayı  “Hatay da kitap satışı meselesini”  benden başka kimle konuştun ki ortaya bir sürü laf üretiyorsun . Bir yalan ve bir hayal bu kadar geniş olur şuan o saçma  miro masalın nedenini anlıyorum müthiş bir senaryo  yazma ve  tezek atma yeteneğin var yani  Hatay da kitap satma konuşmasını senin evde beraber konuşmasak yanında olmasam ben bile inanacağım.  Yeteneğinden dolayı seni kutluyorum ama bu yeteneğini yalan, inkar, karalama ve yaramsarlık üzerine oturtman sana hiç yakışmıyor  mu?.  
yok yok çok yakışıyor  ekmek parası sende haklısın bence devam et  daha çok malzeme veririm ben sana

Hatay dan geldikten sonra  yine bir gün buluşalım ben yükselim mezarının olduğu yeri bulamam beraber gidelim dedi olur ama eniştemi de getireceğim dedim tamam olur bende bir arkadaş getireceğim sana tanıştıracağım kendisi mükemmel bir arkadaş araştırmacı  dedi. Olur dedik  ve Feriköy son durakta bir kahvede eniştemle  gelmelerini bekledik Cahit yanında bir  arkadaşla geldi  beni ve eniştemi ona tanıştırdı ve  bana da bak sana bahsettiğim arkadaşım  HASAN BALCI  kendisini çok sever ve çok güvenirim tanışmanı istediğim için getirdim dedi.  Tanıştık çay içtik Hasan arkadaşın yanında kızı da vardı  beraberce Yüksel ağabeyimin mezarının başına gittik

( NOT: Şu an düşünüyorum da onca zaman Yükselin mezarına uğramayan sen Cahit ağabeyim (zira  mezarı bulamadığın için benim gelmemi istemiştin) bu istek nereden geldi aklına  Y O K S A AAAA  heyyyyyyyyyy  CAHİT HOCA mezarın etrafında görüntü vermeni  senden kim istemişti ya  hahahah   vay be hocam  demek ki malı böyle götürüyorsun )
Eniştem  galiba planını alt üst etti.

Hasan arkadaşın kızı  hepimizin  resimlerini çekiyordu bizlerde mezarın  durumu ve bakımı hakkında konuşuyorduk Cahit  ağabeyim  Bu mezarı Yükselin arkadaşlarından sadece ben ziyaret ediyorum bundan sonrada kimseye yüksel burada demem sizlerde demeyin bugüne kadar bilmeyenler bundan sonrada bilmesin
  
Bana sormadan buraya bişey yapmayın kimseyi getirmeyin deyince Eniştemde şimşekler çaktı sen kim oluyorsun Cahit. Diğerlerde onun arkadaşı sen tek başına sahiplenme hakkını nereden buluyorsun burası asla yalnızca senin değil  Yüksel ERİŞ in bir ailesi var ve yüksel Ailesinden başka kimsenin değildir  diyerek  Cahit in kendi kendine gelin güvey olma hayallerini bitiriverdi.
İşte o zaman Cahit bu var olma nedeni olarak gördüğü ganimet ten olduğunu anladı.  Kahvede  diğer arkadaşlarında  kabirlerini gezeceğimizin sözünü veren  Cahit  bu zoka dan sonra ben sizle gelmiyorum diyerek hızla yanımızdan ayrılarak Ablamı dolduruşa getirmek için  evine gitmiş.  Hüseyin olur olmaz insanlarla görüşüyor beni dinlemiyor  başını yakacak gibi ajitatör laflarla beni karalamaya başlamış. Ablam   Cahit e Hüseyin çoluk çocuk sahibi  Dernek başkanlığı yapabilen konumda neden yanlış yapsın  zaten Spor, dernek ,Müzik dışında bir uğraşı yok ki sen merak etme diyor .

Cahit in ısrarları ve olur olmaz konuşmalarından sıkılıyor  Cahit ısrarla Enginden söz ediyor  Mihraç ı anlatıyor. 
 Ablamız Cahit kardeşim ben onları tanımam neden anlatıyorsun  ben evden çıkmak zorundayım torunumu okuldan alacam  deyip uzaklaştırmak  istiyor ama Cahit hala  rahatsızlık vermeye devam edip okula kadar ısrarını sürdürüyor akabinde ablam beni arıyor .

            Oğlum nedir bu Cahit in derdi ya ne yapıyorsan yapma şunu da başıma sarma diyor  Bu arada Hasan Cahit in söz verip te diğer kabir ziyaretine  gelmeyip yan çizmesinden huylanıp görüşmelerini askıya alıyor  ve daha sonrada kanlı bıçaklı oluyorlar. O bana çok güvendiğim sevdiğim arkadaşım dediği Hasan ın  ölmüş kardeşine olur olmaz lakaplar takıyor .

Yine Hatay dönüşümden sonra Yüksel Eriş adına bir blog  açtığını  bu bloğun amacının Yükseli tanıyanların onun hakkındaki düşüncelerini yazılarını toparlamak olduğunu belirtti ve Ailesinin istemediği halinde anında kapata bileceğini ve benim olur vermediğim hiçbir yazıyı oraya koymayacağını söyledi. Bir zaman sonra bu siteyi Atatürk resmi bayrak ve kitaplarının pazarlama ilanı tahtasına dönüştürüyor. Sitenin Böyle olmaması gerktiğini blogun ilan sayfasına döndüğünü kapanması gerektiğini  kendine söylediğimde de istersen kapatabilirim demesini ciddiye almıştık Kapatmadığını  görünce evde konuştuğum büyüklerim ve kardeşlerim sitenin kapanması konusunda ısrarcı oldular Cahit ağabeyimize ben ve kardeşim Faruk  site kapansın talebimizi belirttik  Tabi kapatmadı   kapatmadığı gibi  birde ( aralarındaki görüşme nedir bilemediğim ) Yüksel Eriş bloğu başkalarına pazarlayıp havale etmiştir. Bu durum Önceki söyledikleriyle çelişmiş  Cahit e yakışır bir durum olmuştur.

“ TEKRAR EDİYORUM CAHİT AĞABEY YÜKSEL ERİŞ İLE İLGİLİ TÜM BLOGLARI KAPA  BU YÜKSEL ERİŞİN AİLESİNİN RİCASIDIR EĞER HALA KAPAMIYOR SATTIGIN YERLERDEN ALIP SONLANDIRMIYORSAN  TÜM DOSTLAR ŞAHİT OLSUN PAZARLAMACILIĞIN DAN DOLAYI  YÜKSELİN İKİ ELİ  BOĞAZINDA OLACAKTIR

“ Bir yazında diyorsun ki  Ne kadar kırılmış incinmiş olursam olayım, Yüksel Eriş blog unda Yüksel Eriş'in kardeşi Hüseyin'i kırıcı incitici yazı yazmayacağım. Hüseyin bana Yüksel'den emanettir. Emanet yanlış yaparsa, kabahatin çoğunun bende  Diyorsun

 Ardıdan başka bir   yazında          Zavallıcık, okuduğunu bile anlamıyor.
Cüce şarlatan açık "tercih" yaptı. Yüksel Eriş, facebook sayfasında Mihrac Ural ile "arkadaş" oldu. Diyorsun.  
Hayatımda görmediğim tanımadığım biridir Mihraç onun hakkında ki düşüncemi de söylemiş olmama rağmen
Şimdi soruyorum  benim sevgili ağabeyim İnsanların onuruyla oynuyorsun  demediklerini demiş ,yapmış yakıştırması  yapıp insanları  kandırmaya çalışıyorsun  ölene neden  o değil de diğeri  öldü deyip kafaları karıştırıyorsun   yetmiyormuş gibi benim engelli (Kambur) olduğumu  bildiğin için  

böyle resimler koyarak beni katagorize etmek rencide etmeye çalışıyorsun (gerçi ben bunları çoktan aştım Öğretmen olmuşsun sen hala aşamamışsın )Özürümle dalga geçiyorsun   bunun adına da ağabeylik diyorsun Gücün diğerlerine yetmediği için mi  benden çıkarıyorsun kızgınlığının acısını .

Benim ağzımdan birtane çirkin bir kelime hakaret tehdit  çıkmış mı  sana söylemiş miyim  ben nerede senin üzerine gelmişim her ağzını açtığında hasa  hüso deme ihtiyacı duyuyorsun  yüksel in mezarına koyduğun ambargonu benim kimle arkadaşlık etmem konusunda damı  uygulamak istiyorsun  senin kimle kavgan varsa var bu beni bağlamaz  benden duyduğun bir kelimem varsa bu hakaretleri  ve bu  aciz  tavrını bana  uygularsın.

Bunca yazından sonra sana yakışıyor mu demeyeceğim  tüm çirkinlikler sana  gerçekten yakışıyor. Armut dibine düşer  medyadaki çirkinliklerin müsebibleriyle  yarışman kendini sevdirebilmen bu yoldan geçtiğini senden öğrenmiş oldum sen asla Yükselin arkadaşı olamasın ben senden her  çirkefliği bekliyorum.

( Hüseyin bir hata yaparsa bu benim hatamdır ) diyorsun ya

Evet şuan sizlere cevap veriyorsam bu senin hatandır bize attığın çamur deryasının ürünüdür ne hata yapıyorsam  müsebbibi tamamen sensin ben senin eserinim mutlu musun .

 Tüm  okuyucuma söylüyorum  Dostlar.

Ben Hüseyin ERİŞ   
burada yaptığım  Ailem adına  bu leş kokan ağızlardan
Yükseli çıkarıp almak.
 Devrimci Acilci  Yükseli değil
Ağabeyim Yüksel i Anlatmak yazmak tır .  

Görüyorum ki  Ülkede konuşma özgürlüğü yok  konuşanı hapsediyorlar diyen diller kendileri için bir şey yazıldığında hemen demogoji  hemen karalama  ve çamur atmak yoluyla korkutup susturmak istiyorlar ve bunlar Kendilerini Devrimin önderleri olduklarını anlatmaya çalışıyorlar.

 Beyler siz ne menem kişi olursanız olun Yüksel bizim Ailemizin  oğlu ve  benim de ağabeyim ben yükseli yazarım siz  dişlerinizi fırçalamadan ağzınızı yıkamadan ağzınıza almayın ve yazmayın .  
Görüyorum ki Yüksel hoca bile arkadaş seçerken yanıla biliyormuş. Binbir surat Atilla- korkak Fehmi - Yükselin varlığını yok saydırıp eminim yakında çamur atma aşamasına da gelecek olan Engin ve pazarlamacılığı kitapçılıktan başlayıp site pazarlamasına kadar geliştiren Cahiti bile arkadaş olarak görme yanılgısına kapılabiliyormuş.
 İnsandır yapar ama unutulmamalı ki bugün Ölüm yıl dönümü nedeniyle yurt dışından ve içinden gelen 200 civarında dostu arkadaşı toplanıp  O bizim temizlik dürüstlük timsali hocamızdır   demezler gelmezlerdi  Çocuklarına  Mahir  İlker Yüksel ismini koymazlardı  lağım kokan kelimeler kullanan dilleriniz ve kin dolu yüreğiniz yüzünden emin olun bırakın isminizin  konulmasını mezarınıza gelecek bir kişi bile bulamayacaksınız.
 Kime ne anlattığınızı sanıyorsunuz beyler  .

H a   sahi Cahit ağabeyim bir yazısında
Bu saatten sonra, Yüksel Eriş'in mezarını bile bir daha ziyaret etmem diyor  bende lütfen demek istiyorum ama Cahit kadar  yetkili sayamıyorum kendimi ve  herkese açık sevenleri gelsin  diyorum.



Yüksel ERİŞ in dostu olanlara bin selam.