16 Aralık 2011 Cuma

BİZ ERİŞ AİLESİYİZ



BİZ ERİŞ AİLESİYİZ

Babamız İdriz Mehmet annemiz Kıymet  Babam çok küçük yaşında  mübadele döneminde Yunanistan ın Selanik şehrinin maydağ ı köyünden  muhacir olarak getirilip
Tekirdağ ili Şarköy ilçesi Mürefte nahiyesi Hoşköy  e yerleştirilmişiz atalarım  çok az bir mal verilerek kaderlerine bırakılmışlar dır. Yunanistan dan getirdikleri becerileri olan  tütüncülük üzümcülük ve Tuğla kiremit işleri ile uğraşmak suretiyle hayatlarını idame ettirmeye ve bizleri okutmaya çalışmışlardır. Babamlar çok kalabalık kardeşler olması nedeni ile de evlenen kardeşe yok denecek kadar mal düşmesinden dolayı babam sürekli  başkalarının üzüm bağlarında çalışmış yeteri kadar köyde iş bulunamamasından dolayı Bozca ada  ve İznik  gibi değişik üzümcülük yapan yerlere gidip evimizin ekmeğini kazanmaya çalışırdı  Babamın kardeşlerinden biri

 (Ali Eriş) Kepir tepe Öğretmen okulu mezunu ve tüm sülalemizin İdolü olmuştur  Çok fakir olmamıza rağmen babam çocuklarının okumasını isteyen aydın görüşlü dünyanın en namuslu  dürüst insanıdır. Ablalarım biri küçük evlendiğinden onun bir küçüğü okumak istemesine rağmen ev de çocukların büyümesi konusunda anneme yardıma ihtiyaç olduğundan o hakkı kaybolmuştur. O dönemde  ağabeyim Yüksel  ilk okulu bitirmiş orta okula gitmesi gerekmektedir ama Orta okul nahiyemiz Mürefte de    dir. O dönemlerde köyler arası araç sadece  atlar ile sağlanırdı bizim at alacak kadar paramızda yoktu bir merkep imiz vardı  Nahiye ile  Köyümüzün arası 9 km dir bu iki köyü  bir birinden ayıran bir yerde bir  derin  akarsu olan dere vardı.  Bu dere kışın öyle  coşardı ki  hayvanla  karşıdan karşıya geçmek mümkün değildi.
İşte böyle bir dönemde Babam her şeye  rağmen Yüksel Ağabeyimi okutma kararı aldı .Ağabeyim  Mürefte de Orta okula yazdırıldı ama benim fedakar babam o anlatığım derenin  kayaları  ağaçları  kökünden sökerek akan sularının içerisine  beline kadar girmek suretiyle ağabeyim Yükseli sabah akşam sırtına alarak karşıdan karşıya geçirmek suretiyle okutmaya çalışmış  ve  okulunu bitirmesini sağlamıştır .
                                         NOT: Yüksel Ağabeyimi ve kendimi ayrı bir  yazımda anlatacağım.

Köyün ileri gelenlerinden öğrendiğim Annemin babası (İsmini aldığım ) Hüseyin dedem Alevi kökenli imiş. Babam askerlik dönüşü cami ortamına girmiş o denli kendini kaptırmış ki  bağa bahçeye giderken babamın mırıldandığını duyar şarkı söylüyor sanıyordum meğer babam kuran ı kerimi o kadar ezberlemiş ki istediğin ayeti istediğin sayfayı sor sana hemen okusun o denli Müslüman dır. Ha bu arada söylemeden duramayacağım sesi son derece güzel olduğundan köyün resmi imamı olmadığı zamanlarda halen köyün imamı vazifesini ifa ediyor.
Daha ilerdi de yazacağım ağabeyim Yüksel  ve  ben kendimizin ataist olduğumuzu çeşitli vesilelerle babamıza  belirtmemize rağmen bir kez olsun babamız bize baskı yapmamış telkinde bulunmamıştır Müslümanlığın bütün  bilgileriyle donatır anlatır ama asla baskı yapmaz dı . Müslümanlık baskı aracı değil gönül meselesidir inanmak şarttır inanmayan inanırmış gibi yapması en büyük günahtır derdi.
Babamın askere gidene kadar her genç gibi azda olsa  alkol aldığı duyumunu aldığım babam
 askerlik dönüşü sonrası asla  alkol almamış  defalarca bizlere zararlarını anlatır ama asla  engel olmazdı. hatta dışarılarda rezil olacağınıza gelin anneniz sofranızı kursun  evde yapın eğlencenizi derdi  Sigarayı asla saygısızlık olarak kabul etmez saklanmasının yanlışlığından  ama ille de zararlarından uzun uzun bahsederdi. Ağabeyim  orta okulu bitirdiğinde ben ilk okulu bitirmiş ortaya  gitmeye hazırlanıyor çok ta ısrar ediyordum
Bir gece tüm ailem toplanıp karar aşamasına geldik Babam Çocuklar ben yüksel e orta okulu bitirttim ama her sabah O derenin soğuk sularına girerek yükseli karşıdan karsıya geçirmek suretiyle okuttum.Bakın  vücüdumun her tarafı  ağrıyor artık kaldıramıyorum tabi ki Hüseyin in de hakkı okumak Ama  ille de okumam gerekiyor derse onun içinde gayret ederim  ama bu iki türlü zor  1.birincisi ikinizi okutacak kadar maddi gücüm yok  2.Hüseyin okula başlarsa yüksel  Öğretmen okuluna gidemez  eğitimi  yarim kalır bunu yüksele yapmayalı.
  Hüseyin i de kendi becerisine göre  bir iş e verelim  derim diye tarafını belli etmişti  ne dersiniz diye de sormuştu.
  Ağabeyim ben okulu bitirirsem Hüseyin in tüm yükünü ben üstlenirim kardeşim engelli bunca yolu  çekip bu soğukları  kaldırıp devam edemez  demişti ve ailem bu yönde kara alıp meseleyi sonuçlandırmıştı
Bu karar benimde mantığıma uyduğundan kabul etmiştim ama orada beni en çok memnun eden konumsa ağabeyimin  beni himayesine almış olması idi  çünkü herkes Allaha tapar  ben ağabeyim e tapacak kadar inanır ve severdim.
Ağabeyim Edirne  erkek ilk Öğretmen okulunu kazandı. Hatırlıyorum da  ailemizde hatta sülalemizde Bayram havası esmişti öyle ya köyün o kadar zengin çocukları  hiç kazanamazken bizim oğlumuz köye bir dahaki gelişinde Öğretmen olarak gelecekti. O zamanları bilenler bilir muallim  yani öğretmen olmak baya makbul ve saygın bir meslekti.
Derken Bir bayramdı  yan komşumuzun Marmara Ereğlisi n den  bir akrabası vardı İstanbul da Buzdolabı işinde çalışan bir oğlu varmış o gence  ablamı istemeye gelmişlerdi o zamana kadar bizim bursa hariç hiçbir İl de akrabamız yoktu ve köy dışına hiç çıkmamıştım. Bir sonraki görüşmede Ablam Gülşen i Veysel isimli o gence verdiler  Ben ablamın gelin arabasıyla İstanbul a ilk adımımı attım ama bu adım tüm ailemin bir gün İstanbullu olacağını hiç düşünememiştim.Evet Veysel eniştemiz sade bizim ailemize değil köyün birçok gencinin bu vesileyle İstanbullu olacağı kimin aklına gelirdi ki neyse Bende İstanbul a gidip ailemin verdiği karar gereği  bir işe başladım (Kendimi sonra anlatacağımdan  buraları bu kadarla geçiyorum)
Zaman öyle akıyordu ki yukarıda konuştuğumuz  okul dönemlerinde  doğan  kardeşim Faruk Orta okul Çağına  diğer kardeşim Mesut ilk okulda okuyorlardı kardeşlerimin köyde kalmasının orada okumalarının doğru olmadığını söyleyen ve Babamlarında  İstanbul a taşınmalarının gereğini söyleyen ağabeyimin  lafını dinleyen babam Eniştemin de yardımıyla İstanbula Taşındı Oda  bir fırında  işe başlayıp Emekli olana kadar çalıştı Kardeşlerim okudu biri muhasebeci diğeri reklam işiyle iştigal ediyorlar .
Bu arada  Yüksel ağabeyimin gençlik hareketleri içerisinde olması  ve  1977 deki elim Ölümü  benim sendika yıllarım ve  1980 darbesinde içeriye girmem kardeşlerimin askerliği derken yıllarca sırtında yükü olduğumuz  babamın belini hayatın yorgunluğu iyice büktü ve emekli olur olmazda Annem ve Babam tekrar köye döndü acılar ve hayat onları öylesine yordu ki sanki hayattan kaçarcasına eski toprağına Köyümüze yerleşti  Şuan 91  yaşında olan Babam 88 yaşında olan annem her şeye rağmen bizlerden hiç hayıflanmadı bizlerde onların bize gösterdiği saygı  sevgi anlayış ve güzelliklere sadık kaldık mahallemizde her zaman imrenerek söz edilen gençler  olduk bununla gurur duyuyorum. Belki biraz romansı belki biraz geniş anlatımlı oldu ama
Ağabeyim ve beni bir şekilde konuşanların  ailemi ve bizleri tanıyıp ta konuşmaları için bunları yazdım    onlara itaf olunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder